Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önemli açıklamalar!
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) binasında sivil toplum kuruluşları ile İdlib İstişare Toplantısı düzenlendi. Toplantı öncesinde Suriye’de 30 bin 785 olan briket ev taahhüt sayısı, toplantı sırasında 50 bin adete ulaştı. Bu sayıya ulaşılabilmesi için 81 il valiliğinden 5 bin ev yapılmasının talep edileceğini belirten İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ayrıca eşi ve kendi adına şahsi bütçesinden 20 briket ev bağışladığını duyurdu. Konuşması sırasında Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Toplantıya telekonferans ile katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu ana kadar İdlib bölgesinde, özellikle Suriye’nin kuzeybatısında yapılmakta olan bu konutlar ile ilgili verdiğiniz mücadele sebebi ile sizleri tebrik ediyorum. Bugüne kadar gerçekten sadece Suriye değil, dünyanın birçok değişik yerinde nerede bir gariban varsa, nerede bir ezilen varsa onların yanında her zaman zannediyorum ki bu millet yer alacaktır. İnşallah bundan sonra da aynı şekilde yer almaya devam edecektir.
Şu anda komşumuzun sınır boylarında verdiğimiz bu mücadelede çok çok büyük önem arz ediyor ve inşallah bu konutları süratle şu yaz ayları içerisinde yapımını gerçekleştirir, sonra da buraya Suriyeli kardeşlerimizin yerleşmesini sağlayabilirsek inşallah kış mevsimine hiç olmaz ise buralarda girebilme şansını yakalarlar. Belki daha sonra da bu 50 bin hedefinin üzerine de çıkar, bunları daha da artırırız. Şu anda Süleyman Bey’in 20 konut sözü var. İnşallah ilk etapta biz de şimdilik 50 konut sözü vermiş olalım. 50 konutumuzla inşallah biz de oraya katkıda bulunmuş olalım” şeklinde konuştu.
“Temmuz ayı sonuna kadar 20 bin evi bitirmiş olacağız”
Bakan Soylu, “İdlib’in Yanında Olalım” kampanyası ile projeleri tamamlanan 20 bin briket evin Temmuz ayı sonunda yapımının tamamlanacağını belirterek, “Şu anda bitirilen ev sayısı 10 bin 762. Yani hakikaten iyi bir adım atıldı. Özellikle hem kış şartları hem de salgın sürecinde briket evler konusunda hafif bir ara vererek çadıra döndük. Çünkü oradaki insanları kışın soğuğun altında bırakmamak için bu konuda hemen çadır sağlayabilme kararı aldık.
Ancak havalar düzelince hemen briket evlere yeniden başlandı. Şimdi tekrardan son rakamı veriyorum 30 bin 785 ev taahhüdümüz var, 10 bin 762 tamamlanan ev var. İnşallah Temmuz ayı sonuna kadar 20 bin evi Sayın Cumhurbaşkanına söz verdiğimiz gibi bitirmiş olacağız. Sayın Cumhurbaşkanı ile son görüşmemizde bu sayıyı 50 bine çıkarma kararı aldık. İnşallah 30 bin 785 rakamını bitirip kış gelmeden de 50 bin rakamına ulaşarak bu evleri oradaki kardeşlerimize temin etmiş olacağız” diye konuştu.
“Tıp dünyasının bu hastalığa bir çare bulmasını bekliyoruz”
İnsanlık olarak korona virüse karşı büyük mücadele verildiğine değinen Bakan Soylu, “Covid-19 ile mücadelemiz bir yandan tedbirler ile sosyal mesafe ve maske ile bu virüse karşı mücadele verirken, diğer yandan da tıp dünyasının bu hastalığa bir çare bulmasını bekliyoruz. Bir ilaç veya bir aşı, bu makul bir umuttur. Haklı da bir bekleyiştir. Ancak yanı başımızda 2011 yılından beri süregelen bir dram var ve modern dünya maalesef bize hala bu umudu verebilmiş değil. Birleşmiş Milletlerin (BM) 2016 yılındaki tahminine göre Suriye iç savaşında hayatını kaybeden insan sayısı 400 bin civarındaydı. Bu sayı sadece 2016 yılında. Dünya Bankası verilerine göre 2010 nüfusu 21 milyon 400 bin kişi olan Suriye, 2019 yılı itibarıyla 16 milyon 900 bin nüfusa sahiptir.
Ülkedeki konutların yüzde 31’inin zarar gördüğü veya tamamen yıkıldığı tahmin edilmektedir. Suriye bugün dünyada en fazla mülteci üreten 5 ülkeden biridir. 3 milyon 600 bin Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Suriye rejimi dahil Türkiye’den başka hiçbir ülke bu karanlık tabloya bir umut olma gayretinde değildir. Biz Türkiye olarak umudu koruyoruz ve İdlib’de insanların sırtını dayayabilecekleri bir duvar yapıyoruz. Hakikaten hep beraber düşünelim, insanın sırtını dayayacağı bir duvar yoksa ve 10 yıldır arazideyse ya çadırdaysa ya da meçhule giden bir yolculuktaysa ne yapacak?
Biz hep beraber orada yattık. Oradaki briket evleri, hayatı ve insanları gördük. İnsan giydiği elbiselerden, yediği yemekten, yattığı yataktan ve şu anda bizim hayat içerisinde karşı karşıya kaldığı lüksten hicap eder mi? Ben hicap ediyorum. Her sabah elbiselerimi giyerken oradaki o insanları düşünüyorum. Yani ben size 100 yıl deyim, sizler 500 yıl deyin uçsuz bucaksız bir fark aramızdaki fark. Yıllarla dahi tarif edilemeyecek kadar bile çok uzak olduğunu söylemek istiyorum. Onun için bu masa etrafındaki insanlar, devletimiz ve milletimiz çok kıymetli” ifadelerini kullandı.
“İdlib’de yaşayan insanların sırtını dayayabilecekleri bir duvar vermeliyiz”
Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünün her zaman mağdur insanların yanında olduğunu dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
“Biz buradaki derneklerle sadece İdlib’de birlikte değiliz. Geçen depremler oldu. Biz daha oralara varmadan bu masanın etrafındaki arkadaşlar oradaydılar. Kızılay yemek vermeye, AFAD çadır dağıtmaya başlamıştı. Buradaki dernekler insanların elbiselerini, battaniyeleri, gıdayı, yemeği ulaştırmaya çalışıyorlardı. Çok kıymetli milletimiz var. Az önce arkadaşımızın ‘İdlib’de yaşayan insanların sırtını dayayabilecekleri bir duvar vermeliyiz’ cümlesini gittiğimiz her yerde yapmalıyız. En son Bursa’ya gittiğimizde arkadaşlarımızın orada olması, bizim sırtımızı dayayabileceğimiz kuvvetli bir duvar olarak bize dönmektedir. Sizlerin, kurumların ve devletimizin orada bulunmasını çok kıymetli buluyorum. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanının da sizin orada attığınız her adımda çok büyük bir gurur duyduğunu ve onur duyduğunu bir kez daha iletmemi istedi ve ben de sizlere iletiyorum.”
“Esad, ülkesi paylaşılırken destekçileri ile birlikte kendisine de bir lokma kapmaya çalışmaktadır”
Soylu, ayrıca Suriye’de farklı planlar döndüğüne dikkat çekerek, “2018 yılında Suriye rejimi 10 numaralı kanun olarak bilinen bir kanun çıkardı. Tecrit edilen sivillerin taşınmaz mallarına dahi el koydu. Yani oradaki çocukların ne yaşayacak bir barınakları ne de gidecek bir evleri var. Ne sığınabilecekleri bir devletleri ne de YPG-PKK ve diğer terör gruplarından koruyacak herhangi bir nizam var. Suriye’de Esad rejimi, kendi insanlarını terör gruplarına ve terörle iş tutan bazı Batılı büyük devletlere karşı ortaya yem diye atmış. Bunu siz ve biz yaşıyoruz.
Ülkesi paylaşılırken destekçileri ile birlikte kendisine de bir lokma kapmaya çalışmaktadır. Suriye’de Esad rejiminin yapmaya çalıştığı şey budur. 9 yıldır gelinen noktadır, özeti de tam olarak budur. Hiçbir vicdana sığmayacak bir hal burada devam etmektedir ve biz de buna şahidiz. İdlib’de iç savaş öncesinde 1 buçuk milyon insan yaşıyordu. Savaş sonrasında yoğun bir göç aldı ve bugünkü nüfusu 3 milyon 700 bindir ve 4 milyona yaklaşmıştır. Halihazırda meydana gelen nüfus hareketliliği en tepe noktaya ulaşmıştır. Söz konusu nüfus hareketliliği, İdlib bölgesine, Zeytindalı harekat bölgesine, Fırat Kalkanı harekat bölgesine ve ülkemizin Suriye sınırındaki yakın bölgelere doğru olmaktadır.
Bu göç edenlerin yüzde 81’i kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Oluşturulan kamplarda halen 1 milyon 146 bin 500 kişi yaşamaktadır. Virüs gündemi sebebi ile dünyanın göz ardı ettiği sınırımızın hemen ötesinde halen bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Çatışma kısmen durdu ancak bu insanların yaşam koşullarında hala bir düzelme söz konusu değildir. Bu insanlara el uzatan ve umut olan tek ülke Türkiye’dir. Eğer Türkiye bu meseleye sırt çevirseydi ve sınırlarını kapatsaydı burada yaşanacak utanç tüm dünyaya yeterdi” dedi.
“Biz bu meseleye hem insani açıdan hem de olası bir göç dalgasından Türkiye’yi korumak için sahip çıkıyoruz”
13 Ocak’ta gerçekleşen ilk toplantıya Çeşme yakınlarında batan bir göçmen teknesindeki çocukların adını anarak başladıklarını hatırlatan Bakan Soylu, “Derdimiz, gayretimiz bir daha böyle acı haberleri almamak içindir. Biz bu meseleye hem insani açıdan hem de olası bir göç dalgasından Türkiye’yi korumak için sahip çıkıyoruz.
Onlara daha iyi bir ortam sağlamak için ve bir daha o çocuklar denizlerde boğulup hayatını kaybetmesin, insanlık onuru artık örselenmesin diye sahip çıkıyoruz. Eğer o çocukların denizde boğulmasını istemiyorsak onlara İdlib’de sınırımızın hemen dışında bugüne kadar yaptığımız gibi bugünden sonra da yaptığımız insani yardımlarla destek olmalıyız. İşin anlam ve özeti budur. Milletimiz bize güvensin. Orada bir insanlık tarihi yazılmaktadır. Vatandaşlarımızın yaptığı bağışın her kuruşu oradakilere umut olarak ulaşmaktadır” şeklinde konuştu.
Toplantıya AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu’nun yanı sıra STK temsilcileri katıldı.