Evde kalmak aile içi ilişki dinamiklerini değiştirdi
COVİD-19 virüsü ile beraber salgının gelişmemesi için tüm dünya temkin almaya devam ediyor.
Özellikle sosyal yalıtımın ehemmiyetli olduğu bu zamanda diliminde insanlar virüsü daha fazla yaymamak ya da virüs kapmamak için olası oldukça konutta kalıyor. Bu surattan da yaşamın yoğun akışı ve günlük rutinlerimizden çoğala kalan zamanlarımızda süre geçirdiğimiz aile azaları ile daha fazla bir arada kalarak süre geçirmeye başladık. Konutta kalmayı başlarda her ne kadar birlikte geçireceğimiz günlerin karşılaması olarak gördük. Fakat yavaş yavaş ebeveyn, ebeveyn-çocuk ya da karı-koca ilişkilerinde kasvetler yaşanmaya başlandı. Son zamanlarda çoğalan bayana şiddet oranları ile beraber de insanlar konutta kaldıkları sürece sıhhatli ilişkiler kurmak için yollar aramaya başladı. Mevzuyla ilgili olarak Doğuş Üniversitesinden Uzman Muayenehane Psikolog Betül Çubuk ise kasvetlerin en çok ilişkide yasaklanma hissinden ve alan ihlalinden kaynaklandığını ifade ederek nasihatlerde bulundu.
Virüs ilişki dinçlerini değiştirdi
İlk olarak virüs salgını dolayısıyla konutta kalındığı sürece ilişki enerjiklerinde ebeveyn, eş, çocuk nelerin, nasıl değiştiğini anlatan Psikolog Betül Çubuk, “Virüs ile beraber konutta kalmaya başlanılan müddet zarfında evvel dışa dönüp süreç ile alakalı bilgilendirmelere ve büyümelere odaklanıldı. Bir diğer olarak karşımıza çıkan ve bizim varoluşumuzu tehdit eden virüs, süreç içerisinde bizim kendimize odaklanmamıza yol açtı. Bu noktada fertler hayat içerisinde uzun ve etkin çalışmaktan kendisi ile ailesine süre tüketemediğini fark etti. Ancak bu gidişat konut içerisinde uzun süreli bir arada bulunmaya yol açtığı için fertlerin ilişki enerjiklerinde de metamorfozlara neden oldu. Senelerdir beğendiği, gördüğü ve bildiği eşi, çocuğu ama öncelikli olarak da en çok teğet geçtiği kendi ile yine tanıştığı bir süreç bu. Bu surattan da ilişki dinçleri değişti. Yoğun iş ve hayat koşulları içerisinde birbirini gerçekten görüp dinleyemeyen fertler birbirleri ile surat surata gelmenin asıllığını yaşadılar. Bu da yeni ilişki enerjiklerinin oluşmasını sağladı. Başka bir ifade ile konut içerisinde fertler lüzumlu olarak birbirlerini gerçekten görmeye ve dinlemeye başladı. Ben bunu değişiğini fark etmek olarak okuyorum ama bazı fertler bu farkındalıktan kaçmak isteyebiliyor. O noktada zindeler değişmesine karşın fert buna geçim sağlayamadığı için zorlanıyor” dedi.
İlk mesele “alan ihlali”
Yaşanan ilişki metamorfozları ile beraber çıkan meselelerin sebepleri hakkında da konuşan Betül Çubuk, ilk nedenin şahısların kendilerine ait olan alanın ihlalinden kaynaklandığını ifade ederek,” Konut içerisinde çok fazla beraber süre geçirilmesi ve surat surata olma kaynaklı kendimizin ve öbürlerin partner, eş, çocuk, ebeveyn gibi daha çok farkına varılmaya başlandı. Bununla beraber de konut içerisinde alan oluşturulamaması kaynaklı alan ihlalleri oluşmaya başladı. Konut içerisinde çok fazla süreyi olmasına karşın kendisi ile süre geçiremeyen ve üretkenlik üzerinden yeterince tatmin sağlayamayan fertler şuur dışında noksan sezmeye ve hiddetlenmeye başladı. Bu hiddet ve noksanlığı karşı tarafın görmesinden korkmaları kaynaklı da onlara odaklanmaya başladılar. ‘Konutta Kal’ süreci içerisinde kesintisiz bir öbürün bakışında olmak ve görülmek konutluluk içerisinde tartışmaların çoğalmasına, ebeveynlerin çocuklarının her hareketini takip etmesine ve beraber iken süre geçirememelerine yol açmaktadır. Bu noktada ebeveynlerin öncelikle kendi sıhhati ve psikolojik iyi oluşuna odaklanması gerekmektedir. Kendilerinin farkında olarak, fertsel ve rutin faalliklerde bulunmaları onlara ve ailelerindeki herkese pozitif değişler sağlayacaktır. Aynı biçimde ebeveynler de uzun bir iş yaşamı ve süratli hayat temposu içerisinde çocuklarını kaçırdıklarını fark ettiler ya da fark etmekten kaçtılar. Bir aradayken yine tanışmaya denk gelen bu ilişki dinçleri şuur dışında kabahatlilik ve hiddete yol açtı. Bu noktada virüs ile beraber hiddet ve kabahatlilikten doğan münakaşa ve meseleler kendini gösterdi. Başka bir ifade ile biz COVİD 19 ile kaybettiklerimize ve farkındalığımıza olan hiddeti emin alanda yansıttık” biçiminde konuştu.
Bayana şiddet çoğalışının sebepleri
Son zamanlarda çoğalan bayana şiddet oranlarının nedenlerine ve neler yapılması gerektiğine de değinen Çubuk, “Bu noktada şiddetin ne olduğunu net bir şekilde belirlemek ehemmiyetli. Zira şiddet yalnızca fiziksel şekilde değil sözel ve psikolojik olarak da eşler arasında uygulanabilmektedir. Genellikle de lafsız uyuşmalar yoluyla sözel ve psikolojik şiddeti birbirimize daha çok uyguluyoruz. Bu süreçte meselelerin esası öncelikle eşlerin birbirinin hareketine çok fazla odaklanarak geliştirmelerinden kaynaklanmaktadır. Bir değişiğine uzun müddet bakıldığında ve bir arada olunduğunda rahatsız olunan tavırlarda çoğalış olacaktır. Fert kendinin farkına vardığı için öbürün bakışında kendini görmekten rahatsız olmaktadır. Bu noktada reelinde tartışmaların nedeni fertlerin kendi yetersizliklerini ve kaybettiklerini karşı taraftan dinlememek için değişiğine odaklanarak onu açıklamasıdır. Bu hiddet ve kabahatliliğin çoğalışı ile baş edilmediğinde de genellikle bakışı durdurmak için fiziksel şiddete müracaat etilebiliyor ne yazık ki. Bu istikamette teklifim; süreç içerisinde eşlerin psikolojik iyi oluşlarını gözeterek sürdürmeleri ve korunma mekanizmalarını ‘sıhhatli’ şekilde kullanmalarının ehemmiyetli olduğu. Buna ek olarak fertlerin eşleri ile ettikleri tartışmaların kendileri ile ettikleri münazaralar olduğunu unutmamaları. Virüs ile beraber bir şeyleri kaybettiklerini fark ettiler ve bu surattan hiddetli ya da kaygılılar. Neleri kaybettiklerini, kendileri ve ilişki enerjiklerinizde neleri fark ettiklerini kendilerine sorup yanıtını aldıklarında münakaşa sona erebilecektir. Süreç içerisinde konutta fazla süre geçirmek eşler arasında yasaklanma hissine ve alan ihlallerine de yol açtı. Bu vaziyet de fertler eşleri ile beraber yapabilecekleri faallikler ve ortak paylaşımlar bulabilirler. Meditasyon, yoga, kitap okumak ya da sizin için ehemmiyetli olan ritmik ritüellerinizi oluşturabilir ve onları sürdürebilirler. En ehemmiyetlisi bu süreci kendi içlerine dönmek, noksanlıklarına ve kendilerine müteveccih farkındalık kazanmak için bir fırsat olarak düşünmeleri” ifadelerini kullandı.
“Çocuklar ebeveynleri ile uzun müddet süre geçirmek istemez”
Ebeveyn-çocuk ve ergen ilişkileri hakkında da nasihat ve tekliflerde bulunan Çubuk, ergenlere ve çocuklara yaklaşımların farklı farklı olduğuna değinerek, “Çocuklar ebeveynleri ile uzun müddet süre geçirmek istemez, yalnızca görülmek ve dinlenmek isterler. Bu sebeple onlar ile uzun ama işlevsiz faalliklerde bulunmak yerine onları gerçekten dinleyip gördükleri, kısa ama tesirli süreler oluşturabilirler. Çocuklar kaideli ve rutin bir hayatı hoşlanır. Bununla alakalı konut içerisinde çocuklara beraber ve tek yapabileceği faallikler kitap okuma, film izleme, kurabiye imali, yemek imali, sulu boya, kodlama ile oyunlar puzzle, mangala, küp, lego, konutçuluk oluşturabilirsiniz. Ergenler kendini yenilmez sezer. Bu sebeple ergen çocuğu olan ebeveynler onu, gücünün kendi farkındalığı olması mevzusunda desteklemelidir. En ehemmiyetlisi de kendileri ve konut içerisindeki değişik fertler için alanlar oluşturmaya ve açmaya dikkat edilmesi. Onların sizden farklı fertler olduklarını kabul ederek alanlarına hürmet dinlediğinizi ve bunu onlardan da istediğinizi sezdirin” önerilerinde bulundu.
“Virüse yüklediğiniz her şey hayata yüklediğiniz anlamların yansımasıdır”
Ayrıca virüse yüklenen anlamların hayata yüklenilen anlamlarla eşdeğer olduğunu söyleyen Çubuk, “Virüsün sizin için ne ifade ettiğini düşünün. Ona yüklediğiniz her şey hayata yüklediğiniz anlamların yansımasıdır. Buna müteveccih olarak negatif anlam ve duyguları kabul ederek geri sürüklediğinizde ruhsal olarak daha iyi sezeceksiniz. Bu süreçte yaşadığınız fobi ve kaygı psikolojik olarak sizi hırpalayacak bir ebatta değilse yaşanması olağandır. Bu sebeple kendiniz ile münakaşa etmek yerine, kendinizi sezdiğiniz tüm duygular ile kabul edin. Bu gidişat size harekete geçme enerjisi verecektir” dedi.
Son olarak da bu nasihat ve tekliflerin herkes tarafından birebir uygulanmasının gerek olmadığını da ifade eden Çubuk, “Verilen bu teklif ve dayanaklar yalnızca bir rehber kalitesindedir ve lüzumlu olarak bir kaideymiş gibi düşünülmemelidir. Herkesin zindeyi değişiktir. Bu sebeple kendileri için en doğru ve en iyi sezdirecek faallikleri bularak uygulamaları ehemmiyetlidir. Bu süreçte dışarıdan bir otorite tarafından hakimiyet edildiğini düşünmek yerine, kendi farkındalıkları ve istekleri ile kendileri ve öbürlerin sıhhati için konutta kaldıklarını ve izole olduklarını düşünmek ‘eforun kendilerinde’ olduğunu andırdıracaktır. Zira kendinizi şifalandırmak öbürlerini şifalandırmanın ön şartıdır” diyerek laflarını bitirdi.