Bakan Ersoy: ‘İç turizmde normalleşmenin bayrama yetişeceğini düşünüyorum’
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, özel bir televizyon kanalının yayınladığı programa katılarak kayda değer açıklamalarda bulundu.
Turizm sektöründe istihdamın önemine göze çarpan eden Bakan Ersoy, bu süreçte yaptıkları çalışmaları ve beklentilerini detaylarıyla anlattı.
“Normalleşmenin bayrama yetişeceğini düşünüyorum”
Türkiye’de Covid-19 vakalarında, öngörüldüğü gibi 15 Nisan haftası itibariyle bir kırılma gerçekleşmeye başladığını gösteren Bakan Ersoy, özellikle Nisan’ın sonu, Mayıs’ın başında çok önemli kırılmalar olacağını, olgu test oranının hızla altında içten gideceğini beklediklerini kaydetti.
Vaka sayılarında aşağıya gidişin başlamasıyla birlikte, özellikle Mayıs’ın ikinci haftası normalleşmenin Türkiye açısından mümkün olacağını gösteren Bakan Ersoy, “Buna Bilim Kurulu karar verecek. Ancak, şimdi gidişatı gözlemlediğiniz zaman bu normalleşmenin Mayıs’ın ikinci haftası itibarıyla seri bir şekilde başlayacağını ve özellikle Türkiye içindeki trafiğin, dolaylı olarak da bu turizm trafiği anlamına da geliyor, bayrama yetişeceğini düşünüyorum” dedi.
“Tatil noktalarını sık sık izliyoruz”
Normalleşmeyle birlikte şehirlerarası trafiğin de açılmasıyla insanların tatillerine gitmeye başlayacaklarını beklediğini ifade eden Bakan Ersoy, bu süreçte tatil noktalarını fazla sık izlediklerini, özellikle Antalya’da normalleşmenin şimdiden başladığını, valiliğin de düzelmeler yaptığını, olgu sayılarının çok düşük olduğunu ve oranların her geçen gün daha da düzeldiğini söyledi.
“Koronasız alanları sertifake eden uluslararası bir sistem geliştireceğiz”
Türkiye turizmi olarak bakıldığında iç turizmden daha fazla, manâlı olan kısmın dış turizm olduğuna dikkat çekici eden Bakan Ersoy, milletlerarası geçerliliği olan yeni bir sertifikasyon sistemi geliştireceklerini vurguladı ve şunları söyledi:
“Kazanç ve sektör olarak baktığınızda, endüstri olarak baktığınızda dış turizm fazla çok kayda değer. Şu Anda ilk aşaması biliyorsunuz içerinin temizlenmesi, düzelmesi, önce iç turizm hareketinin başlaması, bunu inşallah Mayıs ayı içinde halletmiş olacağız. İkinci aşamada, ülkelerle karşılıklı olarak dış trafiği başlamadan önce biz yeni bir projeyi hayata geçirmeye başladık: Sertifikasyon, yani koronasız alanları sertifike eden bir sistem. Bu hafta ilk toplantısını da yaptık ve bir kurul oluşturduk. Bu komisyonda Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda Sağlık Durumu Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri ile ayrıca konuyla ilişkili tüm STK’lar tahsis alıyor. kademeli olarak da geliştiriyoruz bunları. Öncelikli olarak bir sertifikasyon sistemi geliştireceğiz, bu uluslararası kabul görebilen bir sertifikasyon sistemi olacak.”
Turizmin ulaşım, tesisler ve yolculardan oluşan üç ayağının bulunduğunu sözlerine ekleyen Bakan Ersoy, şöyle devam etti:
“Ulaşım diye baktığınız süre, araçların sterilizasyonu, vasıta personelinin bağışıklık belgesi, personelin pandemi eğimi alması; oteller, havalimanları, restoranlar, acenteler, müze ve ören yerleri gibi tesislere baktığınız süre burada da bölge sterilizasyonu çok fazla önemli. Buralarda kullanılan donanım ve malzemenin sterilizasyonu, mekânların güvenli mesafe standartlarına göre düzenlenmiş olması, sıhhat kalite standartlarına yerinde tesislerin içerisinde afiyet personeli ve ekipmanının bulundurulması, termal yoklama sistemleri gibi uygulamalara yönelik belgelerinin verilmesi, yine görevli personelin bağışıklık ve pandemi eğitimi belgelerinin alınması gibi bir dizi önlemler var. Yolculardan ne nesil bağışıklık belgeleri isteneceğiyle ilgili bir mutabakat sağlandıktan sonradan tüm bunları biz bir çatı sertifikasyon sistemi aşağı toplayacağız.”
“Turistik tesisler mayıs ardına kadar bu sertifikayı alacak”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, bunun kendi geliştirdikleri ve muhtemelen dünya da misal olacak bir sistem olacağını dile getirerek, “Bütün sivil toplum kuruluşlarını derece derece bir şekilde komisyonunun içine dâhil ederek, çabuk bir şekilde, Mayıs’ın birincil haftası bu sertifikasyon sistemini sonuçlandırmayı hedefliyoruz ve Mayıs’ın sonuna kadar da aşamalı bir şekilde turistlik tesislerin bu sertifikayı almasını sağlayacağız” dedi.
Bu durumun iki açıdan önemine göze çarpan eden Ersoy, “Önce iç turizm, daha sonra bu sertifikasyon sistemi. Bu sizin algınız açısından da manâlı yurt dışındaki turist göre. Yani bize gezgin gönderecek ülkelerin de gönül rahatlığı sağlamaları açısından çok çok manâlı. Türkiye’nin zaten algısı mükemmel, afiyet altyapısı, böyle bir sertifikasyon sistemi koyduğunuz zaman, yani ahenkli olarak tesis bazında denetim ve eğitimini gerçekleştirdiğiniz vakit, onlar da gönül rahatlığıyla vatandaşlarını Türkiye’ye gönderebilecekler. Olmazsa olmaz ikinci kuralı hayata geçiriyoruz. Üçüncü aşamada ise, bu sertifikayı ayrıca Bakanlık sitelerimizden lanse edeceğiz, ayrıca ilgili bize yolcu gönderen tur operatörlerinin sitelerine de koymasını sağlayacağız. Bunun uyumlu kontrolü sağlanacak ve bu sertifikayı alan işletmeler ve tesisler de öncelikli olacak” ifadelerini kullandı.
Turistik ilçelere sıhhat altyapısı haritası Türkiye’nin kuvvetli olan sağlık altyapısının belgelendirilmesi, bir plana, bir haritaya dökülmesi gerektiğini söyleyen Bakan Ersoy, Sıhhat Bakanlığı ile bu çalışmayı ilçe bazında yaptıklarını, turistlik ilçelerde afiyet altyapısı haritasını çıkarttıklarını açıklama etti.
Bakan Ersoy, koronasız hayata turizm açısından geçiş adımlarını bu standardizasyon doğru sağlamış olacaklarını da sözlerine ekledi.
THY, hava alanları ve turizm paydaşlarının tamamının aşamalı olarak bu komisyonun içine dahil olacağını gösteren Ersoy, bu süreçte büyük tur operatörlerinin CEO’larıyla da bizzat konuştuğunu ifade etti. Ersoy, oluşturulacak çatı sertifikasyonunda tanıdık olmayan sertifika şirketlerini, milletlerarası markaları da uygulamak zorunda olduklarını ve uluslararası firmaların da olduğu bir algılama yapacaklarını aktardı.
Koronavirüsünden sonra toplumların hijyen algısında bir artma olduğuna dikkati çeken Ersoy, şunları kaydetti:
“Sadece bunu korona virüsünden çıkış planı olarak görmemek lazım. Bundan daha sonra bu sertifikasyonları herkese dağıtmak gerekiyor. Yani restoranlarımıza, otellerimize, pansiyonlarımıza dek basit bir şekilde uygulanabilir yaymanız gerekiyor. Artık bu tüketicinin önceliği haline geldi. Bizim de buna uyumlu bir servis üretmemiz lüzumlu. Fiilen yalnızca bu meslek için yapmıyoruz; bundan sonraki gelecekte uygulanması gereken milletlerarası standartlara sektörümüzün armoni sağlamasını temin ediyoruz.”
Almanya, Avusturya, Orta Avrupa ülkeleri ve bazı Kuzey Avrupa ülkelerinin çabuk toparlandığını da kaydeden Ersoy, “Haziran’ın ortasından sonradan kademeli bir şekilde açılır diye düşünüyorum. Rusya’da şüphe devam ediyor, İngiltere’de şüphe devam ediyor, onlar Temmuz sonunu bulabilir başlangıç olarak. Gidişatı izliyoruz” dedi.
“Acentanızın markası kıymetli ise devrinde bir engel değil”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, acentalarla ilgili olarak da açıklamalarda bulunarak, fiilen acentaların yüzde 99.9’unu kapsayan bir çözüm geliştirdiklerini, besbelli sakıncalı bir durum görmediğini söyledi.
Türkiye’de 9 bin 500 seyahat acentesi belgesi olduğunu vurgulayan Bakan Ersoy, ancak 10-15 tanesinin ezbere güç sayılabileceğini, kendisinin ise 1985’den beri bu mesleğin içinde birisi ve şimdi da sektörün başındaki en kıdemli insan olarak, zorlayarak 100 tane sayabileceğini ifade etti. Konuya ilişkin yaptığı açıklamada Ersoy, “Acentelerin mevcut belgelerinin yüzde 99.9’u sizin manzara açınızla, yüzde 99’u benim bakış açımla zaten bu yasanın kapsama alanı içine girmiş. ‘Markanız değerliyse unvanınızla birlikte tahsis etmek istersiniz yok mi?’ Markanız doğrusu değerliyse o zaman şirketinizde köklü bir şirkettir. O vakit zaten biz sizin unvanınızı ve markanızı şirketinizle birlikte devretmenize bir engel tanımıyoruz oysa. Orada bir engel değil, vaktiyle de müsaitti, bu yasa geçtikten sonradan da müsait” diye konuştu.
“Herkesin Bakanıyız”
Bu süreçte temiz kalpli olunmadığı takdirde işin değiştiğini bildiren Ersoy, “Derhal siz firmanızın borçlarınızı eski şirketinizde bırakıp unvanınızı ve markanızı akrabanızın üzerinize kurduğunuz başka bir şirkete aktarmak istiyorsanız o vakit geride çoğu turizm tedarikçisi mağdurlar oluşturuyorsunuz. Bu fena örnekler geçmişte tekrar tekrar yaşandı. Bu sebeple de belge devri yasaklandı Türkiye’de. Sektörün şu an da ihtiyacı olduğu için, sektörden böyle bir talep geldiği için geçmişteki görmezden gelmeyerek çok pratik bir çözüm oluşturduk. Ayrıca sektörün ihtiyacı karşılandı doküman devrine izin verilerek hem de eskiden bunu art niyetli şekilde kullanmış olan insanların önüne de geçmiş olalım istedik. Sizin rakamlarınızda binde 1, benim rakamla yüzde 1 oysa çoğu iyi niyetlidir ve firmasını devredebilir. Bunların da önüne geçmiş olalım” dedi.
“Biz herkesin Bakanıyız. Yalnızca bir tarafın değil.” diyen Bakan Ersoy, sektörde mağdurlar oluşmasının önüne geçmek zorunda olduklarını söyledi.
Kısa alıştırma ödeneğinden yararlananlara birincil maaşlar 5 Mayıs’ta
Turizm sektöründe korunması gereken en önemli hususun istihdam olduğunu ifade eden Bakan Ersoy, bununla ilgili çalışmaları da, “İstihdam destekleri diye baktığınız zaman bir esnetme yapılarak, son 3 yılda 600 gün olan egzersiz süresi 450’ye, son yıldaki egzersiz SSK’lı olma şartı da 120’den 60 güne düşürüldü. Ve kısa alıştırma ödenekleri de herkesin taleplerini girmeye başladı. Orada yetişir, yetişmez gibi bir üzüntü var. Ben buradan herkese söyleyeyim: Kısa egzersiz ödeneğinden yararlanan personel 5 Mayıs’ta birincil maaşlarını alacak. Sayın Maliye ve Hazine Bakanımız da bunu zaten defaten bildirdi, Egzersiz Bakanımız da bildiriyor, ben de bir kere daha söylemiş olayım, endişelenmeyin, 5 Mayıs’ta hesaplarınıza ödemeleriniz yatacak” şeklinde aktardı.
“Personellerin girişleri baştan yapılsın”
Askıdaki personel olarak nitelendirilen, sezonluk çalışanlar için de bir düzenlemeye gittiklerini gösteren Ersoy, onlarında da kısa egzersiz ödeneğinden yararlanmalarını sağladıklarını ve bunun çok fazla manâlı olduğunu söyledi.
Tesis sahiplerinden personelin girişini yeniden yapmaları ricasında yer alan Bakan Ersoy, “Artık bu kısa alıştırma ödeneğinden askıdaki personel bu düzenlemeyle yararlanabiliyor. Lütfen personelin girişini her yerde yapsınlar. Tesise seslenmek zorunda değiller. Hani şehirlerarası trafikten dolayı gelemiyor filan bir gerekçe olmasın. Uzakta da yapabilirler bunu. Askıdaki personelimizi her tarafta bu kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilecek ışık halkası getirmelerini özellikle rica ediyorum” diye konuştu.
Sektöre kredi desteği
Asgari vergi takviye programı hakkında da açıklamalarda bulunan Ersoy, “O bu sene sonuna kadar uzatıldı. Turizm sektörü de bundan yararlanabiliyor. Ve her şeyden önemlisi de işe devam kredisi var. Ben personel çıkarmayacağım diyenlere 6 ay ödemesiz 36 ay vadeli KGF garantili düşük faizli bir kredi imkânı var, bundan turizm sektörü de yararlanabiliyor. Lakin biz seyahat acenteleri için biliyorsunuz iki tane manâlı krediyi daha devreye aldık. Geçen haftalarda müjdesini vermiştim. Gezi acentelerine 50 bin liralık çabuk kredi, özellikle küçük çaplı seyahat acenteleri kast ediyoruz, onlara 50 bin liralık 6 ay ödemesiz, 36 ay vadeli bir kredi paketi sunduk. Bu bağlamda başvurularda çok iyi gidiyor Turizm Bakanlığı sitesinden başvuruları yapabiliyorlar. Şu lahza da binin üzerinde bir başvuru formu olmuş. Biz onları derece derece bir şekilde Ziraat Bankasına devretmeye başladık. Önümüzdeki haftadan itibaren o krediler kullandırılacaktır diye düşünüyorum. Orada da 5 bin dek bir acentenin başvuracağını öngörüyoruz. Ve tekrar otellerle acenteler aralarında bir can sıkıntısı vardı, biliyorsunuz erken rezervasyon ödemeleri yapılmıştı otellere ve oteller de yan bunu doğal olarak kış yatırımları, bakım, yenileme vesaire için kullanmışlardı. Şu Anda aniden sezon ötelenince böyle bir sıkıntı doğdu. Biz de acentelerin bu avans ödemelerini geri alabilmeleri için avans kredi geri ödeme avanslarını geri ödeme kredisi diye bir kredi oluşturduk, Bakanlığımız üzerinden başvurular başladı 100’den artı dilekçe var. Süreyi de uzattık evrakları toparlayamadıkları için yetişemediklerini söylediler, süreyi de uzattık Nisan sonuna kadar. Hızlı bir şekilde bu başvuruları da alıyoruz onları da peyderpey Ziraat Bankasına göndermeye başladık, bankamız iletişime geçip çöze çöze dosyaları tamamlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Galataport ve Beyoğlu Kültür Yolu Projesi
İstanbul’daki Galataport’un bu sene hizmete gireceğini açıklayan Bakan Ersoy, koronavirüs sebebiyle gemiler yanaşamadığı için bir geç kalma yaşandığını açıklama ettiği açıklamalarında Beyoğlu Kültür Yolu projesi ile Atatürk Kültür Merkezi’ne de yer vererek şöyle devam etti:
“Bu sene inşallah en kısa sürede hayata geçecek. Atlas Pasajıyla ilgili bizim devamlı yatırımlarımızı biz çabuk bir şekilde sonuçlandırıyoruz. Bir aksama olmazsa ki olacağını sanmıyorum, fazla süratli gidiyoruz. 1 Eylül gibi Atlas Pasajı’nın restorasyonu ve binanın restorasyonu tamamlanmış olacak ve orası artık Türk sinemasının yeni galalarının merkezi olacak, tüm galalar orada yapılacak. Beyoğlu’na biz kırmızı halı atacağız ve Türk sinemasının galaları orada yapılacak. Fazla aslına uygun bir şekilde çok güzel restore ettik. Ve Atlas Pasajı’nın olduğu binayı da Türkiye’nin birincil sinema müzesi yapıyoruz. Orayı da çok güzel, dünya ile yarışabilecek bir sinema müzesi haline getiriyoruz. Oradaki öteki katlarda da fazla amaçlı salonlar yapıyoruz. Onları da kültür ve sanat aktivitelerinin merkezi için kullanacağız, yani dışarıdaki özel galerilerin ve öteki kültür sanat aktivitesi yapmak isteyen, faaliyet gerçekleştirmek isteyen kurumların kullanımına sunacağız. Atatürk Kültür Merkezi inşaatımız da fazla hızlı ilerliyor. Orada hedefimiz yılsonuna bu işi yetiştirmek. Tabii korona virüsten dolayı inşaat faaliyetleri biraz yavaşladı. Ancak biz yeniden azimliyiz ve yoğun bir şekilde çalışıyoruz, orayı da yılsonuna kadar hizmete olmak istiyoruz.”
Bakan Ersoy, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinin de Haziran ayının başına yetişeceğini belirterek, “İnşallah 7 Haziran gibi yetiştirmiş olacağız. Onun için de biliyorsunuz bir tiyatro, bir cep sineması var. Yine apaçık bir salon var fazla amaçlı kullanabileceğimiz. Böyle baktığınız süre bir kültür yolunu kademeli bir şekilde oluşturuyoruz. Galata Kulesi’nin de biliyorsunuz mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne geçti 2019’un başında. Biz ondan sonradan burası için projeler hazırlatmaya başladık ve bunu da Belediyeden geri istek ettik. Yani Belediyenin işletmesinde hemen, hani Vakıflar Genel Müdürlüğüne mülkiyeti geçtiği için Vakıflar Genel Müdürlüğüyle biz yeni projeler yerine getirmek üzere talebimizi de geçtik. Gerçi Belediye şimdi hukuki süreçleri seçim ediyor, yasal süreçleri uzatarak projeyi geciktiriyor birazcık. Ama biz durmuyoruz, biz projemizi hazırlıyoruz. Orada İstanbul için fazla hoş bir proje hazırlıyoruz. Hekim Ayşen Savaş Hocamızın önderliğinde birkaç tane kendisinin dahil ettiği birkaç üniversiteyi, sanat tarihçileri ve mimarlardan oluşan bir alıştırma grubu oluşturduk, şu anda biz Galata Kulesi’ni bir müze haline getireceğiz onların projesiyle ilgili” diye konuştu.
Galata Kulesi’yle ilgili de yapılacak çalışmalardan bahseden Ersoy, “Biliyorsunuz, Galata Kulesinin şu anki işletmesinin içinde kafeteryalar, restoranlar, alıştırma ofisler, mutfaklar var. Bu doğru değil Galata Kulesi açısından baktığınız vakit. Biz buranın içini tamamen boşaltacağız, buraya tutarsız olan tüm yapıları çıkaracağız. Zaten baktığınız zaman yangın tehlikesi de oluşturuyor; içinde mutfaklar, doğalgaz üniteleri gibi, kule açısından tehlikeli. Galata Kulesi nedir diye baktığınız süre, biliyorsunuz orası bir Ceneviz meydanı ve İstanbul’un birincil meydanlarından biri. Ve Galata Kulesi gerçekten bir yangın kulesi. Üzerinden baktığınızda İstanbul’un kritik noktalarının tamamını görüyorsunuz ve İstanbul’un cazibe noktalarının hepsini görebiliyorsunuz. Şimdi Galata Kulesi bu proje bittiği zaman keza kuleden baktığınızda tüm çekicilik noktalarını mükemmel gördüğünüz, keza cazibe noktalarından kulenin mükemmel fark edildiği bir ortama çevireceğiz. Bu özelliklerinden dolayı, bulunduğu pozisyonla birlikte Galata Kulesi’nin müzesini oluşturacağız. Yani bundan böyle bir müze kule haline de gelecek. O patavatsız kullanılan, personel soyunma odaları, restoran, kafeterya vesaire amaçlı kullanılan mekânları soyacağız, tüm o kuleden gördüğünüz mekânların tanıtıldığı, o alımlılık alanına gelmiş turistin o alanlara da yönlendirileceği bir merkez haline getireceğiz. Bu açıdan yalnızca kuleyle de sınırlamıyoruz, onun önünde bir meydan var biliyorsunuz, meydanın içinde de çok çirkin bir inşa var, onu da inşallah bu görev işlemi bittiği zaman Büyükşehir Belediyesinden o binayı da kamulaştırıp, yıkıp orayı meydan haline getireceğiz. O meydanı da özellikle yazın olmak üzere Bakanlığımıza alt genel müdürlüklerin kültür ve sanat aktivite merkezi haline getireceğiz. 1 ay içinde projeyi tamamlamış oluruz, hukuki işlem de inşallah tamamlanırsa” diye konuştu.
Yapılacak projenin bir İstanbul projesi olduğunun altını çizen Ersoy, “Bakın bu projeyi ben birdenbire oluşturmadım. Ben biliyorsunuz Alman Lisesi mezunuyum, ben orada 8 yıl okudum. Benim Bakan Yardımcım Ahmet Misbah Demircan sağ olsun üç dönem Belediye Başkanlığı yaptı, Beyoğlu Belediye Başkanlığı. Biz takım olarak Beyoğlu’nu çok seviyoruz ve Beyoğlu’nda yaşadık. Biz yaşayarak geçirdik orada. Kimse patavatsız ısrarda bulunmasalar, bize de destek olsalar, hani desteklemek isteriz diye açıklıyorlar, biz de fazla isteriz takviye olsunlar. Zaten onların destek olmasına ihtiyacımız var, ne gibi işleriniz var diyorsanız; biz bu projeleri yapacağız, fakat bu projelerin çevresindeki mekânların düzenlenmesi de sahiden Belediyenin işi. Yani aslında samimilerse, Başkanımız samimiyse yardım olma açısından, oraları düzenleyerek bize gerçekten kültür yolunda fazla ciddi yardım olabilirler. Neler var diyorsanız: Galataport’tan yukarıya çıkacak olan bir Boğazkesen Caddesi var. Biliyorsunuz oralar resim galerileriyle doldu, çok hoş bir kültür yolunun geçiş noktalarından. Orada meydan ve kaldırım düzenlemeleri yapılabilir ve o caddeye paralel caddeler de sokak sağlıklaştırmasına emrindeki tutulabilir, çok daha şen bir kültür yolu içinden Galata Kulesi’ne millet Galataport’tan ulaştırılabilir. Tekrar kulenin temas yolu olan Büyük Hendek Caddesi var, oraya sağındaki-solundaki paralel caddeden de cadde sağlıklaştırılması yapılarak orada şen bir trafik yukarıya dürüst alıştırmış oluruz. En büyük bir ihtiyacımız daha var mesela. Atatürk Kültür Merkezini biliyorsunuz. Yılsonuna yetiştirmeyi hedefliyoruz. Atatürk Kültür Merkezinin kütüphane tarafı, altında tarafında Kültür Merkezinin içinde bir kültür sokağı oluşturuyoruz biz. Yani sadece orada iki tane büyük salon olmayacak, müzeler olacak, galeriler olacak, birçok kütüphaneler olacak, içinde kafeler ve restoranlar olacak, fazla şık, 24 saat yaşayan bir kültür sokağı haline getiriyoruz. Büyük kütüphanenin olduğu tarafta, aşağı çıkış noktasında orada bir İGDAŞ binası var, tam çıkışta çürük diş gibi duruyor baktığınız zaman, bizim projeyi çok rahatsız ediyor. Biz onu Belediyeden rica da ettik, o binanın oradan alınması lüzumlu ve mümkünse oranın park ve yeşil bölge olması gerekiyor. Hemen de rica etmiş olalım Sayın Başkanımızdan, inşallah o çürük kadınsı oradan alırlar, orayı bir yeşil park-bahçe haline getirirler, bütün İstanbul için hoş bir hem kültür yolu haline getirmiş oluruz, keza de Beyoğlu’nun eski, özlenen kimliğini kazandırmış oluruz. Unutmayalım oysa, biz de devlet olarak, biz de İstanbul’da, bilhassa ben ve benim Bakan Yardımcım Ahmet Misbah Demircan, Beyoğlu insanları olarak biz de Beyoğlu’nun bir yere gelmesini ve İstanbul’un misal bir kültür şehri olması için çalışıyoruz, tüm arzumuz, tüm çabamız bunun üstüne” şeklinde konuştu.