O tam bir sabır ve vefa örneği
Afyonkarahisar’ın Sinanpaşa ilçesine bağlı Nuh köyünde yaşayan 41 yaşındaki Öznur Soğukpınar’ın yaşamı adeta romanlara ve filmlere konu olacak cinsten.
41 yıllık yaşamı ile gişelik senaryolara taş çıkartan Öznur Soğukpınar’ın yaşamı 17 yaşında yaptığı evlilik ile değişti. 1996 yılında eşi Osman Soğukpınar (50) ile evlenen Öznur Soğunpınar evlendikten birkaç ay sonra eşinin kronik şizofreni hastası olduğunu ve bunun çevresi tarafından bilinmesine rağmen kendisinden saklandığını öğrendi. Evliliğin ilk yıllarında eşinin rahatsızlığından dolayı sürekli şiddet görmeye başlayan Soğukpınar, ilk çocuğu 4 aylıkken gördüğü şiddetten dolayı karnındayken vefat etti. Bunun üzerine ailesinin evine giden Soğukpınar ardından eşinin ve çevresinin ısrarları üzerine evine tekrar geri döndü. İkinci çocuğu olan Mehmet Soğukpınar’a hamile kalan genç kadın oğlu doğduktan 2 yıl sonra spastik engelli öğrenince kaderine razı gelerek durumu kabullendi ve şizofreni hastası olan kocasını ve engelli olan oğlunu bırakmayarak hayatın devam etti.
Engelli ailesini bir an olsun ihmal etmiyor
Soğukpınar’ın aradan geçen süre içerisinde ise 3 oğlu daha oldu. Soğukpınar 7 yıl önce ise şuanda 79 yaşında olan ve çene kanserine yakalanan kayınvalidesi Emine Soğukpınar’a da bakmaya başladı. Soğukpınar 23 yıldan bu yana yüzde 75 engelli olan eşi Osman Soğukpınar ile yüzde 100 engelli raporu olan oğlu Mehmet Soğukpınar ve kanser olan kayınvalidesi Emine Soğukpınar’a bakmaya devam ediyor. Oğlu Mehmet’i gezdirmek için sırtında sokağa çıkaran ve hiç gocunmayan vefakar kadın evin işleri ile birlikte eşinin ve kayınvalidesinin de bütün günlük ihtiyaçlarını da karşılamaya devam ediyor.
“Onlara bakmak bizim cennetliğimiz, vazifemiz”
Yaşadıklarını her zaman sabırla karşıladığını ve kendisi ile gurur duyduğunu ifade eden Soğukpınar, her şeye rağmen hayata tutunduğunu, çünkü Allah’ın sabır verdiğini söyleyerek de büyük bir metanet gösteriyor. Soğukpınar, “17 yaşında evlendim. Hayatım bazen çok mutlu geçti bazen de çok hüzünlü geçti. Eşim kronik şizofreni hastası oğlum ağır engelli spastik hastalığını var kayınvalidem ise çene kanseri ve halen tedavisi sürüyor. Eşim her ay hastaneye gidiyor ve ömür boyu iğnesi var onu vurdurmak zorunda. Allah’ın verdiği sabırla, Allah’ın verdiği sabrı görüyorsun mutlu oluyorsun bazen düşününce ‘kimsede yok neden bene var?’ diyorsun. Demek ki ben sabırlıyım ki hepsine bakabiliyorum sabredebiliyorum. Sabır Allah’tan gelen bir şey hastalık da Allahtan gelen bir şey onlara bakmak ise bizim cennetliğimiz, vazifemiz. Biri anne biri baba biri oğlan bırakıp gidecek halin yok. Mecbur bakacaksın, katlanacaksın ama güzel de oluyor bir nevi kendinle gurur duyuyorsun” dedi.
“Onları kapı önüne koyduğun zaman Allah da seni kapı önüne koyacak”
Yıllarca hiç bıkmadığını ve sabırla engelli ailesine baktığını ifade eden Soğunkpınar, en büyük mutluluğunun ise onların mutlu olduğunu görmek olduğunu dile getirdi.
Soğukpınar yaşadıklarını duygu dolu sözlerle şöyle anlattı:
“Onların her mutlu olduğunu görünce de kendin de mutlu oluyorsun seviniyorsun yani. Hayatımız sıkıntı, zorluk, hastaneler bilmiyorum yani geçiyor ama zamanın nasıl geçtiğini bilmiyorsun. Bu dünya geçici aynaya baktığımız gibi ama diğer dünyada azabı daha çok. Onları kapı önüne koyduğun zaman Allah da seni kapı önüne koyacak. Öteki dünyanın da güzelliğini yaşayabilmek için onlara bakmak zorundayız yani mecburiyiz. Allah korkusu var içimizde. İnsanlar dışarda kötülükler yapıyor ama biz içimizdeki iyiliği ne kadar dışarı çıkarırsak Allah’ta bizim hem bu dünyada hem de öteki dünyada ödülümüzü verecek. Hiç bıktığım olmadı, sabır ediyorsun.”
“Eşim ile akrabaları evde darp edince çocuk karnımda öldü”
Evlendiğinde eşinin şisofreni hastası olduğunu bilmediğini ve sonrasında ise durumu kabullendiğini aktaran Soğukpınar, her şeye rağmen ömrü vefa ettiği sürece engelli olan ailesine bakmaya devam edeceğini sözlerine ekleyerek, “İlk çocuğum köyden taşınacaktık diye eşimi yollamadılar ve eşim ile akrabaları evde darp edince çocuk karnımda öldü. O zaman 18 yaşımdan gün almamıştım. Evlendiğimde eşimin şizofreni olduğunu bilmiyordum, arkadaşları bir yıl önce kahvehanelerde ilaçlarını vermiş sonrasında öğrendiğimde ise babamın evine gitmek istedim oraya sığındım. Gittiğimi de ise bir hafta sonra gelirdi eşim ‘bir daha yapmayacağım söz’ derdi. Gelirdik sonra 2-3 gün geçtikten sonra yine rahatsızlanırdı. Ömrüm vefa ettiği sürece engelli olan oğluma, eşime ve kayınvalideme bakacağım. Bizim buralarda kötü bir şey var o da bir ambulans çağırdığımız zaman, bir şey olduğu zaman hemen kınıyorlar” diye konuştu.
Gökten Ceylan