Çiftlikbank’ın reklam yüzü ünlü oyuncu Mehmet Çevik konuştu
Gaziantep’te çekilen ve yönetmenliğini Cem Akyoldaş’ın yaptığı Benim Adım Melek dizisinin sevilen oyuncularından Mehmet Çevik, binlerce insanın 2 milyar TL dolandırıldığı Çiftlikbank olayı ile ilgili sorulara çarpıcı cevaplar verdi. Çiftlikbank’ın reklam yüzü olduğu dönemlerde patlak veren dolandırıcılık olayı nedeniyle çok üzüldüğünü ve olay öncesinde de Mehmet Aydın’ı ikaz ettiğini anlatan sevilen oyuncu Mehmet Çevik, “Sonuçta ben mesleğimin devamı bir yerde, bir medya bir reklam yüzüydüm. O ilişkilerle sorumlu bir görevdeydim. Kaldı ki şüphelerimin başladığı yerde o insana söylediğim şey, ‘madem çok dürüstsün üye alışverişini kes’ oldu. Bu kadar hakkım vardı çünkü. Karar mekanizmasında bir yerde değildim. İsterdim ama onu derinlemesine irdeleyebilecek bir yerde, bir görevde olmak isterdim. Ona ruhsat, lisans veren bir yerde kuvvet olmak isterdim. Ne bileyim ya da gelen belgeleri izleyip, bakıp ‘kapalısın arkadaş’ diyebileceğim bir yerde olmayı çok isterdim” dedi.
“Çok acı çektim”
Son yıllarda Menekşe ile Halil, Aynadaki Düşman, Hanımın Çiftliği, İffet, Böyle Bitmesin, Güzel Ve Çirkin, Diriliş Ertuğrul gibi birçok dizide rol alan Mehmet Çevik, duruşu olan bir oyuncu olduğunu ve bu nedenle çok acı çektiğini anlattı. Birçok oyuncu arkadaşının reklamlara çıktığını da hatırlatan ünlü oyuncu Çevik, “Bugün bir sürü arkadaşım, bir sürü reklama çıkıyor. Ellerimizde şu telefonlar var. Sosyal medyada biliyorsunuz belli bir takipçi sayısı olan insanlar hiç denemedikleri ürünleri alıp daha sonra ‘bunu ben kullanıyorum’ diyorlar. Çikolata reklamına çıkan insanlar çikolata reklamını çekerken ‘ay bu da yenir miymiş’ diyorlar. Ama ben şöyle düşünüyorum, girdiğim yerin ne kadar hukuksal ne kadar değil bunun araştırma merkezi ben değildim. Ama çok isterdim, bilgim olsun çok isterdim. Ortaya çıkıp bağıra, bağıra ‘bu böyledir’ diyebilen bir yerde durayım. Olmadı, üzgün müyüm, tabi ki de üzgünüm. Çünkü insanların bir şekilde bana ifadelerinde ‘beni de oradan bakıp, öyle bir yerde, öyle mi görüyorlar’ deyip, çok acı çektim. Ama benim iki tane yetişmiş kızım, Allah uzun ömürler versin bir tane torunum var. Onlara bırakacağım bir şey isim. Ben Amerika’ya gidip karaciğer değiştirip 6 ay bu ülkeye erken dönen bir babanın evladıyım. ‘Ben döneceğim ki bir başka garip gitsin oraya’ diyen bir babayım. Yani ben ortaya çıkıp da ‘şöyle bir darlık yaşadım, şuyum yok buyum yok’ diyecek birisi değilim. Ben bu ülkede duruşu olan bir oyuncuyum. Hiçbir zaman yalın gerçekliğimden asla korkmadım. Bir gram menfaat için virgül kadar eğilmedim. Bana gelip ‘hayır sen hayatında böyle yaşamadın’ diyecek olan varsa buyursunlar gelsinler” şeklinde konuştu.
“Asıl iş pranga vurabilme meselesiydi”
Mehmet Çevik, Çiftlikbank sürecinde kendisinin hak etmediği eleştirilere maruz kaldığını, bunun sebebinin ise menfaatine olan durumlarda bile susmak yerine hakikati söylemesine kimsenin engel olamayacağı bir yapısı olmasına bağladı. Çevik, “Psikolojik ve vicdani bir rahatsızlık yaşadım. Çünkü ben bu kadim milletin takdirlerine mazhar olmuş bir adamım. Evet canım acıdı, canım yandı. ‘Acaba insanlar bana suçlu diye bakıyorlar mı’ diye korku ve endişe ile yaşadım. Bu olmadı ama emel buydu. Karşıtlık içinde bir sürü insanlar, gruplar var. Benimle aynı düşünen adamın, yanlışı ve eksikliğine asla yandaşlık yapmam. Büyük bir objektifizm çapım olduğunu düşünüyorum. Mesela kalkıp hiç olmayacak yerde bilinen gerçeğe rağmen beyanat vermeyen onca oyuncuyu, sanatçıyı düşündüğünüz zaman benim boynuma o halka geçerse, konuşan adam da konuşmaz. Benim suçlu olup olmadığı herkes biliyor zaten. Asıl iş o prangayı vurabilme meselesiydi ama vuramadılar. Mümkün değil vurabilmek” ifadelerini kullandı.
“Böyle bir adamı susturursanız herkesin tasını doldurma imkanı artar”
Oyuncu Çevik, bazı kişilerin kendi taslarını rahat doldurabilmek amacıyla kendisini susturmak istediğini de vurgulayarak, “Ben antiemperyalist bir adamım. Çok belli değil mi ben düşüncesi inancı ne olursa olsun, beşeri anlamdaki saygının peşindeki korumacı bir adamım. Çok belli değil mi çok menfaatime olan bir yerde, hakikati söylemezsem çok faydalı olacağıma tam tersini yapabilirim. Şimdi böyle bir adamı susturursanız herkesin akan musluktan kendi tasını doldurma şansı artar. Hayat devam ediyor. Benim tasımı doldurmak gibi bir derdim yok ama kimin tası dolu veya kimin tası yanlış doluyor ben bunların peşindeyim ömrüm boyunca da, bu çizgiyi, bu perspektifi kollamaya çalışan bir yerdeyim. Yaptığım işi iyi yapabiliyor muyum bilmiyorum. Ben vicdanen yaptığım işi iyi yapan biriyim. Sorumlulukla yatan ve kalkan bir adamım. Benimle yan yana olsun olmasın, benimle beraber hareket eden, oynayan bir arkadaşıma daha fazla ne katabilirim, bunun peşinde olan bir adamım” ifadelerine yer verdi.
“Lakabıyla anılan kişiyi yakalasaydım pek iyi olmazdı”
Çevik, ne sistemin ne de yönetim kademesinde yer almaması nedeniyle Çiftlikbank olayında kendisi ile ilgili hiç bir hukuki sürecin olmadığını da kaydetti. Yaşadığı kötü süreç nedeniyle olaya neden olan ve firar eden Mehmet Aydın’a çok öfkelendiğini de anlatan Çevik, “Hiçbir hukuki sürecim olmadı. Hazırdım. Kazayla da olsa, elimizin yandığı, başkasının elinin yandığı yerde hazır olmanız gerekiyordu. Her insan kadar öfkem var. Bazen kontrol edilemeyen bir öfkem var. Nizam da şahittir buna. O dönemlerde lakabıyla anılan kişiyi yakalasaydım, pek iyi olmazdı. Ama ben bu suçun oluşmasında tek bir kişiyi hedef göstermeye de karşıyım. Bir tek kişinin bunu organize etmesi mümkün değil gibi geliyor. Bu lafı o yapının asla içerisinde olmayan bir adam söyler” dedi.
“Benimle iletişim kurulmadı”
Çiftlikbank sürecinde kendisiyle hiç iletişim kurulmadığını ifade eden oyuncu Mehmet Çevik, “Ben işimi yapıyorum. Eksiklikler varsa, yapması gereken insanlar, işini yapması gereken insanlar var. Eksiklik varsa, muhatapları var. Gerekeni yapmadıkları takdirde gerekeni yapmadıkları için bir başka insanların işi başlar. Bu işin polisiye ve adliye kısmında değilim, bilmiyorum. Baştan beri acısını yaşadım ama içerisinde olmadığım bir mevzu. Bu nedenle benimle iletişim kurulmadı” dedi
“Sesim gür, simit satarım”
Bugüne kadarki hayatında hem acıyı, hem sevinci yaşadığını belirten Çevik, bundan sonraki süreçte de aynı duruşu sergilemeye devam edeceğine vurgu yaptı. Kaybedeceği hiç bir şeyi olmadığını da vurgulayan Mehmet Çevik, “Acıyı da yaşadım, emekliliği de yaşadım. Bundan sonra en fazla ne olur. Sesim de gür, iyi bir tiyatro eğitimi aldım. Simit var, diye bağırabilirim. Simit ile karnımı doyurabilirim. Popülizmin ve magazin bana vereceği her şeyi reddediyorum. Benim yaşamak istediğim şey her daim aşk. Çözüm aşkı, sorunların aşımı aşkı” şeklinde konuştu.
Mal varlığını açıkladı
Çevik, sergiledi duruşu haricinde hiç bir şeyinin bulunmadığını anlatarak, mal varlığını açıkladı. Evi ve arabası bulunmadığını belirten Mehmet Çevik şöyle konuştu:
“Mal varlığımı açıklıyorum. Geçen sene buradan kredi ile araba almıştım. Gaziantep’e gelip, bir sene burada kapanacağımızı bildiğim için tekrar sattım. 100 küsur bin TL’lik kredi ile almıştım. Daha önce de toplam borçlarımı ödeyebilmek için 130 bin TL’lik bir banka kredisi almıştım. Araç fiyatları yükseldiği için mantıklı geldi, aracı sattım. Borçlarımı yapılandırdım. 38 ayda, 18 ayda ödenen yapılandırılmış vergi borçlarımı halen ödemeye çalışıyorum. Ekmeğimi çeyreğe alayım da para biriktireyim gibi bir derdim olmadı. Halen bir evim yok. Bir arabam vardı sattım. Büyük kızımın çocuğu yani torunum olunca kızıma ikinci el bir araba aldım. Sizce götürmüş bir adama benziyor muyum.”
Türkiye aleyhinde konuşan oyunculara tepki
Mehmet Çevik, Türkiye’den giderek ülkesi aleyhinde konuşan ve Hollywood’da film çeken oyunculara da tepki göstererek, şöyle konuştu:
“Çok iyi biliyorum. İnsanlar Oscar ödülü aldığı zaman çok sevinir. Ama sonrasında bir şey olmuyor. Ama iyi insan olmakla mükellefsiniz. Herkes iyi insan bu dünyada. Herkes iyi insan ama bu kadar şerefsizliğin kol gezdiği dünyada birileri de bir şeyler yapıyor galiba. Benim için bu ülkeden gidip, bu ülke hakkında, var olan gerçekliği kapamayla reddedip, bu ülke halkında konuşup, Hollywood’da film çekip, Oscar ödülünü eline almak, bazı gerçekleri reddederek elime almak, şerefsizliktir. Ben yaşadığım bu tür iftiraya rağmen bu ülkenin gerçeklerini söylemeye, devam edeceğim.”
“Şerefsiz diyebilme sürecinin başlaması gerekiyor”
Türkiye’de yaşanan darbe girişimini de hatırlatan Mehmet Çevik, vatan hainleri için yüksek sesle “şerefsiz, alçak” denilebilen sürecin başlaması gerektiğini belirterek, “Birilerinin birilerine şerefsiz diye bilme sürecinin başlaması gerekiyor. Benim çocuklarımın yanlışında bu yanlışı kapatmalıyım demek, vasıf haline dönüşmemelidir. Bu ülke ister oradan olun ister ortadan baktığınız zaman bir darbe bir işgal süreci yaşanmıştır. Ortaya çıkıp bu zihniyete sahip insanlara “alçak, şerefsiz” demediyseniz, susacaksınız. Ben böyle diyen ve diyebilen insanlardan biri olduğumu düşünüyorum. Gerisini toplumun vicdanına bırakıyorum” diye konuştu.